Değerli meslektaşlarım,

Basınımızın değerli temsilcileri,

Bugün 5 Nisan Avukatlar Günü.

Bağımsız savunmanın yegane  temsilcisi, adalet, insan hakları, hukuk devleti ve demokrasinin yılmaz savunucuları olan  tüm meslektaşlarımın Avukatlar günü kutlu olsun.

Aramızdan ebediyete intikal eden tüm meslektaşlarımız ve yargı mensuplarına Allah'tan rahmet diliyor;  saygı ve minnetle ile yad ediyoruz.

Sevgili meslektaşlarım,

Bugün yine yıllardan beri süregelen sorunlarımız yanı sıra savunmaya artarak devam eden baskı ve saldırıların gölgesinde bir Avukatlar gününü daha kutluyoruz. Aslında bugün yine dünde olduğu gibi Avukatlar olarak tarih boyunca mücadelesini verdiğimiz hukukun üstünlüğü, demokratik hukuk devleti, bağımsız yargı taleplerimizin karşılandığı; aynı zamanda savunmanın özgürlük, değer ve emek mücadelesinin de başarıya ulaştığı ve dolayısı ile bayram havasında kutlayabileceğimiz bir avukatlar gününe erişmeyi temenni ediyoruz.

Hukuk devleti, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı ve kişilere hukuksal güven sağlayan devlettir. Savunma hakkı, en temel Anayasal haklarımızdandır. Hak ve özgürlükler ancak kullanılınca, yani yaşama geçince, anlam ve değer kazanır. Anayasada sayılan tüm hak ve özgürlüklerin yaşama geçirilmesi aslında savunma hakkının ve hak arama özgürlüğünün varlığına bağlıdır. Savunma hakkı ve hak arama özgürlüğü, hukuk devletinin ve demokrasinin temel ölçütüdür. Bir ülkede demokrasinin var olup olmadığını anlamak için savunma hakkının olup olmadığına;  savunmanın ve bu hakkın uygulamada ki durumuna bakmak gerekir. Hukukun üstünlüğü, hukuk devleti ve demokrasi için kısıtlanmış, baskılanmış, dar ve göstermelik savunma hakkının karşısında durmak bir zorunluluktur.

Ülkemizde;

Yargının diğer unsurları ile eşit ve onlara karşı bağımsız olan avukatların, soruşturma ve kovuşturma aşamasında dosyaya erişim hakkı ortadan kaldırılarak, savunma görevini ifa etmesi imkansız hale getirilmekte; hakim ve savcıların olduğu kadar avukatlarında çalışma alanı olan adliyelerde kırmızı alanlar yaratılarak duruşma salonu, kalem, savcı yada hakim odaları gibi mesleği icra alanlarına avukatların girmesi engellenmektedir.

Duruşma salonlarında görevini yapması engellenen, özel güvenlik görevlileri ile duruşma salonlarından atılan; vekillik görevini yaptığı dava dosyalarında temsil ettiği tarafla özdeşleştirilerek tutuklanan, ceza alan; fiziki saldırılara maruz kalan ve hatta hayatını kaybeden meslektaşlarımız bulunmaktadır. Avukatların uğradığı saldırılara karşı gereken önem ve ciddiyetle bir tavır alınmaması hali avukatların yaşam hakkı ve özgürlükleri için açık ve yüksek bir tehdittir.

Adil yargılanma hakkının teminatı olan avukatların gün geçtikçe görev alanları daraltılmaktadır. Avukatlar ekonomik anlamda çaresizliğe sürüklenmektedir. Dava şartı haline getirilen alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri ile yargının temel problemlerinin çözümlenmesi ötelenmekte, yargının içinde bulunduğu bu problemler üzerinden özendirilmeye çalışılan bu yöntemlerin yürütümü avukatların borcu haline getirilmektedir. Dahası bu yöntemlerin diğer meslek gruplarına açılması yönünde algı yönetimi ile de avukatların sukut ile bu süreci kabulü baskılanmaktadır. Arzuhalciler ve hasar şirketlerinin yasal olarak avukatla özgülenmiş hak ve yetkileri kullanması ve hatta savunmanın karşılaştığı engellere uğramaksızın faaliyet göstermelerine göz yumulması savunma mesleğine bir saldırı olduğu kadar vatandaşında  ciddi  hak kayıplarına uğramasına neden olmaktadır.

Meslek yasasında kamu hizmeti olarak tanımlanmasına karşın avukatlar adeta bir tacir gibi yüksek vergi oranlarına tabi tutulmakta ve sürekli vergi denetimi tehdidi altında mesleklerini icra etmeye çalışmaktadır.Sosyal güvencesi tamamen kendi emek ve gelirine terk edilen avukatlar,  yüksek orandaki sosyal güvenlik primleri karşısında çoğu kez ödeme zorluğu nedeniyle, sosyal güvencesi olmaksızın yaşamını idame ettirmektedir.Kamu avukatlarının özlük haklarında yaşanan sorunlar yıllardır çözümlenememiştir.

Ücretli çalışan avukatların ücret ve diğer sosyal hak ve güvencelerinin denetim ve gözetimi kurumsallaşmamıştır. Çoğunluğunu 1-5 yıllık kıdeme sahip meslektaşlarımın oluşturduğu bu kesim, gün geçtikçe artan hukuk fakültesi mezunları nedeniyle iş bulma zorluğu yaşadığından iş mevzuatımıza aykırı istihdam tekliflerini kabul etmek zorunda kalmaktadır.

Yeterli akademik donatıya sahip olmayan ve gün geçtikçe sayısı artarak her yıl on binlerce mezun veren Hukuk Fakülteleri, denetimden uzak adeta ticarethane gibi işletilmekte, ihtiyacın üzerinde mezun vermeleri nedeniyle mesleki enflasyonu arttırarak mesleki itibarı tartışma konusu haline getirmekte ve genç işsiz hukukçular ordusunun oluşmasına neden olmaktadır. Mesleğe erişimin sınavsız olması, meslek itibarının tartışılmasına neden olan en büyük sorunlardan biridir.

Bu sorunların ivedilikle çözümlenmesi ve dolayısı ile savunmanın sorunlarının çözümlenerek önündeki engellerin kaldırılması hukuk devletinin gereğidir.

Unutulmamalıdır ki;

Ülkemizin taraf olduğu Avukatların İşlevlerine ilişkin Temel İlkeler / Havana Kurallarının 16/c maddesi hükmüne göre: gerek hükümetler gerekse yargı organları ile diğer kamu kurum ve kuruluşları, Avukatların ‘hiçbir baskı, engelleme, taciz ve olumsuz müdahaleyle karşılaşmadan her türlü mesleki faaliyeti yerine getirmelerini, kabul görmüş meslek ahlak kurallarına, görevlerinin standartlarına uygun faaliyette bulundukları için kavuşturma veya idari, ekonomik veya başka bir yaptırımla sıkıntı çekmemelerini ve tehditle karşılaşmamalarını sağlamakla yükümlüdürler’

Devletin bu yükümlülüğü doğrultusunda savunmanın özgürlüğü, bağımsızlığı ve dokunulmazlığını sağlaması savunmanın kendisi kadar ve daha da önemlisi vatandaşın adil yargılanma hakkının da teminatıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle; hukukun üstünlüğü, demokrasi, temel hak ve özgürlükler adına; yılmadan mücadele etme kararlılığımızı bir kere daha ifade ederek tüm meslektaşlarımızın Avukatlar Gününü kutluyoruz.

                             KOCAELİ BAROSU BAŞKANI

 Av. BAHAR GÜLTEKİN CANDEMİR