BASIN BİLDİRİSİ
Tarih: 26.09.2011 | Okunma Sayısı: 2169

 

Ulusal bir gazetede yayımlanan “NE DEMEK AVUKATIN ÜSTÜ ARANMAZ”  başlıklı köşe yazısına gelen haklı ve gerekçeli tepkiler üzerine bu konuyu yazı dizisi haline getiren köşe yazarının Avukatlık Mesleğine karşı önyargılı ve hasmane yaklaşımı karşısında Kocaeli Barosu olarak bir defaya mahsus açıklama yapmamız gerekliliği doğmuştur.  

Çağdaş demokrasiye ulaşabilmek için o toplumda yaşayan okur- yazarlar, aydınlar, insan hak ve özgürlüklerinin gelişmesini sağlayacak düşüncelerini, basın yolu ile halka ulaştırmalı ve genel kabul görür hale gelen düşüncelerini hayata geçirebilmek için mücadele etmelidirler. Bu basın açıklamasına konu köşe yazarının çabasını bu çerçeve içerisinde değerlendirirken, yazılarında işlediği konuya gerekçe gösterdiği olguların aşağıda açıklanan sebeplerle “İNSAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİNE, SAVUNMA HAKKININ KUTSALLIĞI İLKESİNE, CEZA HUKUKUN TEMEL PRENSİPLERİNE, NORMLAR HİYERARŞİSİNE VE ÇAĞDAŞ DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİNİN OLMAZSA OLMAZI KABUL EDİLEBİLECEK BÜTÜN PRENSİPLERİNE AYKIRI” olduğunu belirtiyoruz.

1136 sayılı Avukatlık Kanununa '' Suç üstü haller dışında avukatın üstü aranmaz '' hükmü konulurken, avukatlara kişisel, mesleki ayrıcalık tanınması amaçlanmamış, savunmanın baskıdan uzak; özgür ve bağımsız şekilde görevini yapabilmesi öngörülmüştür. Nasıl ki; gazetecilerin haber kaynağını açıklamaya zorlanamayacağı ilkesinde basın özgürlüğünü sağlama düşüncesi varsa, burada da avukatı değil, savunma hakkını koruma düşüncesi vardır.

İdealimiz kişi hak ve özgürlüklerinin gelişmesini sağlamak ise, sadece avukatların değil tüm bireylerin üstünün aranmayacağı bir sistem geliştirip yerleştirmenin gayreti içerisinde olmalıyız. Suçu ve suçluyu önlemenin yollarını ararken kişi hak ve özgürlüklerini kısıtlamaya değil, bu hakları koruyan ve geliştiren çözüm yollarını oluşturmalıyız. Köşe yazarı avukatlık mesleği hakkındaki düşüncelerini bir de bu çerçevede değerlendirmelidir.

Köşe yazarının ikinci yazısında, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Avukatlık Kanununun çeliştiği belirtiliyor ise de, bu değerlendirme köşe yazarının tamamen hukuki bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Zira bu iki kanun arasında Genel Kanun- Özel Kanun hiyerarşisi söz konusudur. Uygulamada yazarın düşündüğü gibi bir çelişki de yaşanmamaktadır.

Yazarın son yazısındaki örnekleme, yukarıda anlatılanlar çerçevesinde konumuzun özüne tamamen AYKIRI olduğu gibi, başlığındaki Baro kelimesini Baron ve Barones kelimelerinin anlamlarına özdeşleştirmesi, köşe yazarının bilinçli cehaletinden öte bir şey değildir. Meslek örgütümüzün adı olan Baro kelimesinin, köşe yazarının kullandığı diğer iki kelime ile uzaktan ve yakından ilgisi yoktur. Yargılamada halkımızı temsil eden avukatların bir üstünlük ve ayrıcalık beklentisi hiçbir zaman olmamıştır.

Son olarak bilmek ve anlamak gerekir ki; demokrasilerde kişi hak ve özgürlükleri genişletilir ve gelişir. Totaliter ve baskıcı rejimler de ise, kişi hak ve özgürlükleri kısıtlanır ve yok edilir. Ülkemizde yaşanan darbe dönemlerinde yapılan yargılamalarda, müvekkillerini savunan avukatların üstleri aranıyor, savunma hakkı da kısıtlanıyordu. Köşe yazarının bu sistemlerden hangisini tercih ettiğini kamuoyunun takdirlerine sunuyoruz.

Köşe yazarının benzer düşüncelerini açıklayan ve bu yönde kamuoyunu demokrasi ve hukuk devleti karşıtlığı yönünde kaleme alacağı yazılarına karşı polemiğe girmeyeceğiz. Sadece köşe yazarının, benzer bir yazı yazmadan önce ''Hukuk Felsefesi'' ve “Hukuk Sosyolojisi” başta olmak üzere “Siyasal Düşünceler Tarihi”, “İnsan Hakları Hukuku” konusunda genel geçer bilgiler almasını ve evrensel hukuk konusunda bilgi sahibi olduktan sonra yazı yazmasını öneriyor, bu değerlendirme ve düşüncelerimizi basın ve kamuoyunun bilgilerine sunuyoruz.

Saygılarımızla

ETKİNLİK TAKVİMİ

6.12.2025
Av. Kadir Caner KARAKADILAR
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.