Değerli Meslektaşlarım,
Basınımızın seçkin temsilcileri,
Sizleri Kocaeli Barosu Yönetim Kurulu ve şahsım adına sevgi ve saygı ile selamlıyor; 2012-2013 Adli Yılının tüm hukukçulara, milletimize, ülkemize ve adalet sistemimize yararlı olmasını diliyorum.
Biz hukukçular için anlamlı olan bu güne yine şehit haberleri alarak başladık. Bu sebeple şehitlerimizi rahmetle anıyor, ailelerine başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Toplum olarak özlemini çektiğimiz ve büyük bir emek, özveri ile oluşturmaya çalıştığımız özgür, güvenli ve demokratik ortamı kaldırmaya yönelik terör saldırılarının hiçbir haklı ve meşru amacı olamaz. İnsanların canına kıymayı, mallarını tahrip etmeyi ve özgürlüklerini tehdit etmeyi tarz edilen her türlü şiddet hareketi terörist harekettir.
Bu tür terörist hareketlere karşı başta siyasi partilerimiz olmak üzere tüm demokratik kurumların ve sivil mekanizmaların sorumluluk anlayışı ve soğukkanlı bir şekilde birlik ve huzurumuza yönelen bu tür terörist saldırılara karşı ortak dil oluşturması, şiddetin her türlüsüne karşı koyması ve kınaması, demokratik sürece katkı koyması gereklidir. Bu sebeple birbirlerine saygı duyan barış ve kardeşlik içerisinde birlikte yaşamak isteyen herkesi tahriklere kapılmadan, sağduyulu şekilde, teröre karşı tavır almaya davet ediyoruz.
Değerli Meslektaşlarım;
Çağdaş devlet olmanın en önemli özelliği devletin kurallarla yönetiliyor olması yani hukuk devleti olmasıdır. Hukuk devletinin temelini de “adalet” ilkesi oluşturur. Bu ilkenin hayata geçmesi ise sadece erişilebilen ve hızlı ilerleyen adalet sisteminin kurulması ile mümkündür. Bu niteliklere sahip adalet sisteminin kurulması ve işleyebilmesi için her şeyden önce yargının bağımsız ve tarafsız olması gereklidir. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı yargı erkini kullanan hakim ve savcıları kendilerini yönetebilecek her türlü baskıya karşı korunmaları ile gerçekleştirilebilir. Bu korunma ancak anayasada yer alan hakim ve savcı teminatının sağlanması ile mümkün olabilir.
Yargı bağımsızlığının unsurlarından biri de bağımsız savunmanın varlığıdır. Savunması kısıtlanan, baskıdan görevini getiremez hale konulan yargının bağımsız olduğundan söz edilemez.
Değerli Meslektaşlarım;
Yasama organı tarafından yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesi amacıyla çeşitli yasalarda değişiklik yapan üç adet yargı reform paketi çıkartılmıştır.
Reform paketleri ile yapılan değişiklik direkt Adalet Bakanlığı’ nın inisiyatifinde hazırlanmış, yasalar hazırlanmadan önce barolar ve Türkiye Barolar Birliği’ nin görüşleri alınmamıştır.
Geciken adalet, adaletsizlik olmakla, yargının hızlandırılması gerekir. Ancak burada en önemli konu hukuk ve yargılama güvenliğinin varlığıdır. Bu nedenle yargının hızlandırılması için yapılan düzenlemelerin adaletin gerçek amacı olan hakkın gerçek sahibine teslimine ilişkin işleyişe, diğer bir deyişle hukuk ve yargılama güvenliğine zarar vermemesi gerekir. Ne var ki, getirilen reform paketlerinde hızlı adalet ile adaletin güvenli biçimde gerçekleşmesi arasındaki denge kurulamamıştır. Getirilen düzenlemeler ile mağduriyetler yaratılmıştır.
Değerli Meslektaşlarım;
Hukuk sistemimizin en önemli sorunlarından biri CMK’ nın 250. maddesinde düzenlenen Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ nin devamı olan Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri ile, hakimlerimiz tarafından ölçüsüz verilen tutuklama kararlarıdır.
Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri’ nin silahların eşitliği ilkesine aykırı ve savunma hakkını kovuşturma usullerinin adil yargılama ilkelerine, hukuk güvenliğine ve devletimize karşı tehdit ve tehlike oluşturduğu baromuz tarafından defalarca dile getirilmiştir.
Yine tutuklamayı düzenleyen CMK’ nın 250. maddesinin uygulanmasında büyük sıkıntılar yaşadığı ve CMK 103. maddedeki katalog suçları kavramının sorunlar yarattığı vurgulanmıştı.
Yasama organı tarafından kabul edilen üçüncü tarihli üçüncü yargı paketi ile Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri kaldırılarak, Bölge Ağır Ceza Mahkemeleri’ nin kuruluşuna karar verilmiştir.
Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri’ nin kaldırılması tarafımızdan istenen olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmekle birlikte, bu mahkemelerin yerine kurulmalarına karar verilen Bölge Ağır Ceza Mahkemeleri’ nin yeni sorunlar yaratıp yaratmayacağı uygulamaları ortaya çıktıkça görülecektir.
Üçüncü yargı paketi ile tutuklama kararı ile ilgili de bazı değişiklikler yapılmış ise de, getirilen değişikliklerin tutuklama sorununu çözmekten uzak olduğu görülmektedir.
Değerli Meslektaşlarım,
2012 – 2013 Adli Yılı başlangıcında hepimizce bilinen meslek sorunlarının değişen ülke ve dünya koşullarına uyumlu yeni avukatlık yasası ile çözülebileceğini belirtmek istiyorum.
Son olarak ülkemizde ve kentimizde yargının kurucu unsuru olan ve yargılamada yurttaşlarımızı temsil eden avukatlara yönelik saldırıların bizleri çok üzdüğünü ve savunma mesleğine yönelik saldırıların tekrarlanmaması dileğiyle, 2012 – 2013 Adli Yılının hukukun üstünlüğünün sağlandığı çağdaş, demokratik hukuk devletinin tesis edildiği, bir yıl olmasını ve tüm hukukçulara iyilikler getirmesini dileyerek saygılar sunuyorum.