TBMM’de görüşülecek olan ve 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’ nunda yapılacak değişiklikleri kapsayan Yasa Tasarısı, sahipli, sahipsiz bütün hayvanlarımızı felaketin eşiğine getirmiştir. Çünkü yasa tasarısında;
Sahipli ve sahipsiz hayvanların, beledi,ye sınırları içinde veya dışında başıboş bırakılması yasaklanmakta, sokaktaki hayvanların toplanıp, aşılanıp, kısırlaştırıldıktan sonra doğal hayat parklarına götürülmesi ön görülmekte, evdeki sahipli hayvanlarımızın türüne, sayısına her an sınırlama getirilmesi düzenlenmekte, hayvan deney sertifikası ile deneyin önü açılmakta ve sayılan tehlikeli köpek ırklarının barınaklara teslim edilmesi gerektiği konusunda düzenlemeler getirilmektedir.
5199 sayılı yasanın 4 /a maddesinde, “ Hayvan eşit doğar ve yaşama hakkına sahiptir “ düzenlemesi yer almıştır. Geldiğimiz noktada, hayvanlarımızın yaşamları ve hakları, ellerinden alınmak üzeredir. 2004 yılından bugüne 8 yıldır yürürlükte olan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun, yetkili mercii belediyeler tarafından beceriyle uygulanamadığı görülmüştür. Şimdi ise, daha geniş yetkilerle donatılan belediyelere güvenmemiz, yasanın bu metni ile hayvanları koruyacağına inanmamız beklenmektedir.
Belediyelerin bugüne kadar yaptıkları, yapacaklarının göstergesidir. Kaldı ki, tasarı, daha yasalaşmadan toplamalar başlamıştır. Bugüne kadar “aşıla, kısırlaştır, aldığın yere bırak” maddesine rağmen sokaktaki hayvanlarımız korunamamıştır. Ormanlara atılmalarına, itlaf edilmelerine, ölmelerine mani olamadığımız canlarımız, şimdi bu tasarı yasalaşırsa, bir kısmı daha toplanırken ölecek, canlardan geriye kalanlar, doğal hayat parkları denen insandan tecritli gözden uzak ormanlık alanlarında açlıkla, hastalıkla boğuşacak, ama sonunda yine ölecektir. Mevcut yasanın 6. Maddesindeki, “aşıla, kısırlaştır, aldığın yere bırak” hükmü aynen muhafaza edilmelidir. Belediyeler öncelikle hayvan işinden el çektirilmelidir. Doğrudan Başbakanlığa bağlı yeni bir kurum oluşturulmalı, hayvan işi devlet politikası olarak ele alınmalıdır.
Şehirlerdeki, Anadolu’ da, köylerdeki kedimizin, köpeğimizin, kuşumuzun yıllarca sürecek sürek avı ile ortadan kaldırılması; insanımızın zihnine, yüreğine ve canlı kültür tarihimize kara bir leke olarak kazınacaktır. Kaldı ki, Allah evrende hiçbir hayvanı sebepsiz yaratmamıştır. Bu hayvanların toplanması ekolojik düzeni bozacaktır.
AB Anayasası´nın III-121 sayılı maddesindeki, “… hayvanların duygulu varlıklar olması nedeni ile üye devletlerin dinsel törenlerine, törelerine, bölgesel mirasa ilişkin mevzuatına, idari hükümlerine ve geleneklerine saygı göstermek şartıyla hayvan refahının tüm gereklerini dikkate alır…” ifadesi son derece açıktır. Avrupa Birliği, sokaklarımızı Avrupa sokakları gibi hayvandan arındırmamızı beklemektedir. Biz, yüzyıllardır hayvanları ile birlikte yaşayan bir ulusuz. Onlara sadece bir kez, 20. Yüzyılın ilk çeyreğinde, hayırsız ada hadisesinde ihanet ettik.
Hayvanlarımıza tekrar ihanet edilmesin. Hayvan koruma kanunu adı altında tek bir cana zarar gelmesin. Vicdanı olan, yüreğinde merhamet kalan, aklıselim hiçbir milletvekilimizin, sadece kağıt üzerinde iyi gözüken, lakin sahada fiili gerçekler neticesinde ölüm fermanına dönüşecek bu yasa tasarısı altına imza atmayacağına inanıyor, milyonlarca hayvanla beraber, milyonlarca insanın da canını yakmayacaklarına gönülden inanıyoruz.
Kocaeli Doğa ve Hayvan Dostları Derneği tarafından düzenlenen “5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu Değişiklik Tasarısı” nı protesto yürüyüşü, 07 Ekim 2012 Pazar günü saat:14.00’ de İzmit Merkez Bankası önünden başlayacaktır. Tüm meslektaşlarımızın katılımını bekleriz.