25
Kasım 1960 tarihinde Dominik Cumhuriyetinde, Trujillo Diktatörlüğü’ne karşı
siyasi özgürlükler için direnen Patria, Minerva ve Maria, Mirabel Kardeşler
diktatörün askerleri tarafından tecavüz edilerek katledilmişlerdir.
Bu
olayın ardından tüm dünyada kadına yönelik şiddete karşı kampanyalar
düzenlenmiş, 1981 yılında da Kolombiya’nın başkenti Bogota’da toplanan 1. Latin
Amerika ve Karayip Kadınlar Kongresi’nde Mirabel Kardeşler’ in öldürüldüğü gün
olan 25 Kasım “ Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Dayanışma Günü” olarak ilan edilmiştir. Birleşmiş Milletler
de 1999 yılında Mirabel Kardeşler’ in ölüm tarihi olan 25 Kasım’ ın “Kadına
Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü” olarak anılmasını
benimsemiştir.
Kadınlar
halen ülkemizde ve dünyada fiziksel şiddet başta olmak üzere, cinsel,
psikolojik ve ekonomik şiddete ve ayrımcılığa mazur kalmaktadırlar. Toplumsal
cinsiyet daha ailede çocukluktan başlayarak kadını bütün hayatı boyunca türlü
kalıplar içinde, “kız çocuğu, genç kız, evli kadın, anne gibi” ezmeye
sindirmeye devam etmektedir.
Şiddetin
önlenmesinde eğitim ve yasal düzenlemeler oldukça önemlidir. 4320 sayılı
yasadan sonra 6284 sayılı Ailenin
Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun yürürlüğe girmiş, Kadına
yönelik şiddetin önlenmesinde daha etkili ve daha çabuk önlem alma konusunda
mesafe kaydedilmiştir.
Ancak
yasal düzenlemeler ne kadar geniş ve ayrıntılı olursa olsun, uygulayıcılar
tarafından doğru anlaşılıp en kısa sürede ve etkili şekilde gerekli tedbirler alınıp uygulanmadıkça soruna çözüm
getirmemektedirler. Yasalar ancak yerinde, zamanında ve doğru şekilde
uygulandığında şiddetle mücadelede caydırıcı olabilirler. Yani öncelikle
kolluğundan, mahkemesine kadar zihniyet ve bakış açısı değişikliği gereklidir.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda devlet kurumları ve sivil
insiyatifler ortak hareket etmelidirler. Sorunun çözümü için üniversitelerin,
baroların ve kadın örgütlerinin katılımı sağlanarak ortak çözümler
üretilmelidir. Ülkemizde töre, namus gibi kavramların kadınlar üzerinde sadece
bir baskı aracı olduğu iyi açıklanmalı, bu bahanelerle devam eden şiddetin
önüne geçilmelidir.
Kocaeli
Barosu olarak dünyamızın kadınlar için yeterince güvenli oluncaya kadar kadına
yönelik şiddetle mücadeleye destek olmaya devam edeceğiz.