Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü
Bugün çocuklarımızın, ellerinde pankartlarla bize hatırlattıkları hakların ne kadarına sahip olduklarını kendimize sormalıyız. 20 Kasım 1989 yılında kabul edilen ve o tarihten sonra 20 Kasım' ların Dünya Çocuk Hakları Günü olarak anılmasına sebep olan, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde yazan hakların kağıt üzerinde bir kalması bir anlam ifade etmez. Çocuklarımızın sözleşmede tanınan haklara sahip olduklarını iddia edebilmemiz için, onlara özgü, onları korumaya, yaşatmaya ve bedensel duygusal ve sosyal gelişimlerini sağlamaya yönelik bir sistem geliştirmiş olmamız gerektiğini hepimiz biliyoruz. Kabul etmeliyiz ki; bugün ülkemizde hala yerleşmiş bir çocuk hakları politikasına sahip değiliz.
Çok yakın bir geçmişte annesi tarafından ölüme terk edilen belki de edilmek zorunda kalan bebeğin haberi, en temel hak olan yaşama ve gelişme hakkını sorgulamamıza neden olmuştur. Hastanede doğan ve bir başka hastanede tedavi gören bu bebeğin korunma ihtiyacını hastane çalışanlarının fark etmesi ve korunması için gerekli süreci başlatması gerekmez miydi?
Çocukların sağlığını tehdit eden çevre sorunlarını çözmek için neler yapılıyor?
Tüm ülkedeki çocukların eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamadığını biliyoruz. Eğitim sistemi üzerinde yapılan ve yapılmaya çalışılan değişikliklerin ne kadarının işin uzmanlarından görüş alınarak yapıldığı ve bu değişikliklerde çocuğun yüksek yararı ilkesinin ne kadar gözetildiğine dair sorularımıza cevap bulamamaktayız.
Çocuklarımız halen ucuz iş gücü olarak kullanılmakta, sokağın bütün riskleriyle baş başa dilendirilmekte ya da mendil, su ve benzeri şeyler satmaya zorlanmaktadırlar. Acaba, bu kaygıları paylaşıp gidermeye çalışan, en başta dile getirdiğimiz koruma sistemini kurmak ve çocukların korunma ihtiyacını gören bir zihniyete sahip yetişkinler olmak çok mu zordur?
Suça karışan ya da suç mağduru çocukların, her televizyon kanalında ve her gazetede günlerce haber konusu olup biraz daha zarar görmelerini değil, sağlıklı bir şekilde normal hayatlarına devam etmelerini istiyoruz. Adil yargılanma hakkı her birey için gerekli olup adli sürecin içinde bir çocuk varsa, onun bu süreç içindeki haklarının yetişkinlerden çok daha fazla olması gerektiği açıktır. Ayrıca yargılama kapsamındaki her faaliyet çocuğun yüksek yararı gözetilerek onun topluma kazandırılması amacına hizmet etmelidir.
Çocukların, onlara şiddet gösteren, şiddeti öğreten, zarar verecek şekilde kullanan herkesten ve her şeyden korunması gerekir. Çünkü, biz yetişkinler her fırsatta; “çocuklar toplumun geleceğidir, geçmişin aynasıdır” diyoruz. Ancak gelecekten huzurlu bir toplum bekliyorsak bunun mutlu çocukluktan başladığını unutmamalıyız. Ülkemizde maalesef halen burada sayamadığımız daha bir çok çocuk hakkı ihlali yaşandığını gözlemlemekteyiz. Çocuklar ve ergenler çocuk hakları sözleşmesine ve çağımıza ters düşen yaklaşımlarla karşı karşıya kalmaktalar.
Kocaeli Barosu olarak, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi' nin de çocuk hakları ile ilgili benzer kaygılar taşıdığını ve 2012 yılı gözlem raporunda bunlara ilişkin bir takım tavsiyelerde bulunduğunu biliyoruz. Bundan sonra Ülkemizin çocuk hakları gündeminin ve 2017 yılında Birleşmiş Milletlere sunacağı çocuk hakları raporunun bu tavsiyelere uygun olmasını diliyor ve istiyoruz.
Saygılarımızla..
KOCAELİ BAROSU
ÇOCUK HAKLARI MERKEZİ