8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI
1857 tarihinde New York’ta binlerce dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Polisin işçilere saldırması, işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı.
1910 tarihinde Danimarka’da Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, kadın işçiler anısına 8 Mart'ın (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.1921’de Moskova’da ”Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kabul edildi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1977’de bu günün DÜNYA KADINLAR GÜNÜ olarak anılmasını kabul etti.
8 Mart Dünya Kadınlar günü Türkiye’de ilk kez 1921 yılında kutlanmaya başladı. 1980 askeri darbesinden sonra 4 yıl kutlanmadı. 1984’den itibaren Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmaya devam edilmektedir.
Günümüzde Türkiye’de Her gün bir ya da bir kaç kadına taciz, şiddet, vahşet veya kadının onurunu kırıcı davranışı duyuyor ya da tanık oluyoruz. “Toplumsal cinsiyet eşitliği” söyleminin güncel hayatta karşılık bulmadığını görüyoruz. Kadın cinayetleri, taciz ve tecavüz sayısındaki artış, kadın sığınma evlerindeki kadın sayılarındaki artış, barolardan hukuki yardım talep eden mağdur kadın sayılarındaki artış, daha çok çalışan kadınların maruz kaldığı mobbing suçlarındaki artış endişe verici boyutlara ulaşmaktadır. Bu ve benzer suçları işleyenlere cezai yaptırımların artırılması gerçek anlamda caydırıcı cezaların uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir.
Kadın günümüzde her alanda; evde, iş hayatında, sokakta, eğitimde, siyasette cinsiyete dayanan sosyal adaletsizliğin ve her türlü eşitsizliğin mağduru olmaktadır. 2012 yılında 18 yaş altında evlendirilen, resmi kayıtlarda yer alan kız çocuk sayısı 40.428’dir. Çocuk gelin, çocuk anne olgusuna bir an önce son verilmelidir. TCK.da cinsel istismar mağduru çocuk yaşı 15 yaştan 18 yaşa çıkarılmalı; Çocuğa karşı işlenen suçlara verilecek cezalarda haksız tahrik indirimi yapılmamalıdır. 2013 TUİK verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 2 milyon 2 yüz bin kadın okuma yazma bilmiyor iken yaklaşık 450 bin erkek okuma yazma bilmemektedir. 30 Mart 2014 Yerel Seçimlerinde, Türkiye genelinde toplam 1.381 belediye başkanı seçilmiş olup bunlardan sadece 40’ı (%2,9) kadındır. 176 üniversitenin 14’ünde kadın rektör görev yapmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde şimdiye kadar yalnızca 3 tane kadın vali olmuştur.
Kadın haklarının söylemde kalmaması, uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir. İnsan hakları evrensel bildirgesi ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış bulunan kadının insan haklarını tanımak ve geliştirmek ve kadına yönelik şiddeti önlemek; uluslararası kuruluşların, siyasi iktidarların ve devletlerin olduğu kadar, medyanın, toplumun, hepimizin sorumluluğundadır. Toplumun özünü oluşturan kadınlarımızın iyi eğitim almaları, siyasi ve sosyal hayatlara olduğu gibi iş hayatına da etkin olarak katılmaları, hatta iktisadi yönden desteklenmeleri gerekmektedir.
Demokratikleşme adı ile yapılan yasal düzenlemelerin yeterli olmadığı ve bir eksikliğin olduğu ortadadır. Kadınları pozitif ayrımcılık anlamında korumaya ve toplumsal eşitlik seviyesine çıkarmaya yönelik önlemlerin, yasal düzenlemelerin daha fazla alınması gerekmektedir. Tabi bu yasaların toplum bünyesinde kabulü ve uygulanması noktasında da sosyal projeler hayata geçirilmelidir. Türkiye’de kadın haklarına ilişkin toplumsal tutumun bir an önce iyileştirilmesi gerekmektedir. Bu konuda en büyük görev de Devlete, hükümete, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına düşmektedir.
Bizler Kocaeli Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak kadınların birey ve vatandaş olarak haklarının korunması yolunda üzerimize düşen görevi yapma azminde olduğumuzu basına ve kamuoyuna duyuruyoruz.Tüm emekçi kadınların gününü kutlarız. 06.03.2015
Kocaeli Barosu Kadın Hakları Merkezi