Kadınlar, çoğunlukla kocaları, babaları, ağabeyleri, erkek kardeşleri, sevgilileri, yani ailelerinden ve yakınlarından erkekler tarafından öldürülüyorlar. Kadınların, katilleri kendi hanelerinden, kanlarından, canlarından.
Tüm bu şiddetin sebebi, ne kadının dekoltesi, ne de erkeğin cinsel açlığı. Kadına yönelik şiddetin tek gerekçesi, erkeklerin kadınları eşiti, devletin de eşit yurttaş olarak görmemesi.
Kadınlar, erkeklerin onlar için çizdiği sınırın dışına çıktıklarında boşanmak, ayrılmak istediklerinde şiddetle karşılaşıyorlar. Erkek egemen toplum da suçu kadında aramaya devam ediyor. Kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin durdurulması için kadın erkek eşitliğinin tam anlamıyla hayata geçirilmesi gerekiyor. Son yıllarda yasalarda yapılan düzenlemeler, çağdaş normlara uygun hale getirilmeli ve düzenlemelerin uygulanabilirliği için gerekli önlemler acilen alınmalıdır. Bu kapsamda, şiddet gören, tehdit edilen kadınlar, karakol, jandarma, adliye kapılarından “aile meselesi” denilerek geri gönderilmemeli, tüm yasal haklarını kullanmaları sağlanmalıdır. Kadın sığınma evlerinin sayıları artırılmalı, şiddet tehlikesi altında yaşayan kadınların hemen başvuracağı kadın danışma merkezleri açılmalıdır. Can güvenliği nedeniyle kent değiştirmek gerekiyorsa, kadınların yeni bir kimlikle barınma ve geçinme sorunlarının çözülmesi, çocuklarının eğitime devam etmesinin sağlanması gereklidir. Tanık koruma programında olduğu gibi şiddete karşı kadın koruma programları oluşturulmalıdır.
Kocaeli Barosu olarak zihniyet değişmedikçe yasal düzenlemelerin hiçbir şey ifade etmeyeceğini belirtiyor, kadınlarımızın eşit yurttaş olarak korkusuzca yaşadıkları günlere ulaşabilmek dileğiyle dünya kadınlar gününü kutluyoruz.