Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın İsmail Kahraman, konuşmacı olduğu bir konferansta laiklik ve yeni anayasa konusunda açıklamalar yapmış, bu açıklamalar toplumumuzda infial yaratmıştır.
“Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” Bu tanım Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2. Maddesinde yapılmış, milletin yanı sıra devlet yöneticilerini de bağlayan anayasal net bir tanımdır.
Anayasamızın en temel ilkesi olan laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasının yanında, devletin hiçbir din ve inanca müdahale etmemesi olarak tanımlanmakta ve uygulanmaktadır. Bu nedenledir ki, laiklik, din ve vicdan hürriyeti konusunda bir engel değil, bilakis din ve vicdan hürriyetinin teminatıdır.
Laiklik ilkesinin Anayasa’da varlığı, devletin tüm din ve inançlara eşit mesafede olması, din ve inançların yaşanmasına müdahale etmemesi amacına matuftur. Milletin din ve inançlarına göre yaşaması, devletin laik sistemle yönetilemeyeceği, devletin de dininin olması anlamına gelmemekte olup din, devletin değil insanların yaşayacağı bir inanç sistemidir.
Ülkemiz bugün, bir terör ortamında bulunmakta olup, terörle mücadelede çok sayıda vatandaşımız ve güvenlik görevlimiz şehit olmakta, ülkemiz sınırları dışından gelen roket atışları nedeniyle vatandaşlarımız evlerinden dışarı çıkamamakta, hatta evlerini terk edip başka illere gitmek zorunda kalmakta, ciddi bir güvenlik endişesi içinde yaşamaktadır.
Milletimizin laiklik ilkesi ile herhangi bir sorunu yoktur ve olmayacaktır. Milletimizin sorunu, güvenlik, barış, ekonomi gibi sorunlardır.