ÇELENK SUNMA TÖRENİ VE BASIN AÇIKLAMASI
Tarih: 5.04.2017 | Okunma Sayısı: 1272
 

Değerli Meslektaşlarım,

 

Basınımızın Kıymetli Temsilcileri,

 

Bugün 5 Nisan Avukatlar Günü. Hak arama özgürlüğünün ve adil yargılama hakkının teminatı, demokrasi, özgürlükler ve insan haklarının yılmaz savunucuları tüm meslektaşlarımın “Avukatlar Günü ”nü en içten duygularımla kutluyorum.

 

Hukuk devletinin çekirdeğinde iki temel unsur vardır: Bunlardan birincisi; temel hak ve özgürlükler, ikincisi ise; devlet otoritesinin adalet çerçevesinde sınırlandırılmasıdır. Hukuk devleti, yurttaşların hak ve adalete ulaşması mümkün olduğu müddetçe ayakta kalabilir. Savunmanın bağımsız temsilinin sağlanmadığı bir sistemde, hukukun üstünlüğü yerine, üstünlerin hukuku geçerli olur. Artık bu sistemde; insan hakları yoktur, hürriyet yoktur, hak ve adalet yoktur.

 

Yargılamanın adil, inandırıcı, güvenilir olması, ancak; yargılamaya halkın katılmasıyla olur. Avukat ise, yargılamada halkın yegâne temsilcisidir. Yargılamayı adil ve güvenilir kılan, avukatın varlığıdır. Avukat, sadece yargılamanın değil, hukuk devletinin de olmazsa olmazıdır.

 

Avukatlar Günü olarak kutladığımız bugün, avukatlık mesleğinin sorunlarını dile getirip tartışmamız gerekirken, ülkemizin referandum sürecinde olmasına ilişkin gündem yoğunluğu nedeniyle, üzülerek söylemek gerekir ki; mesleki sorunlarımızı dile getirmeye fırsat bulamıyoruz. Ülkemizin demokratik hukuk devleti olmasının her şeyden önemli olduğunu düşündüğümüzden, öncelikle bu hususa değinmemiz gerektiği inancındayız.

 

Değerli Meslektaşlarım,

 

Hepinizin bildiği gibi; ülkemiz 16 Nisan 2017 günü, yani 11 gün sonra, büyük önem arz eden bir referanduma gidecektir. Anayasa’nın 18 maddesinde değişiklik yapılması teklif edilen, ancak 60’dan fazla maddeyi dolaylı olarak etkileyen bu kapsamlı Anayasa değişikliği ile, aslında ülkemizin geleceğini oylamaktayız.

 

Anayasalar; devlet sisteminin temel niteliğini ve işleyişini gösteren, kamusal erkleri (yasama, yürütme ve yargı) belirleyerek, bu erkler arasındaki ilişkileri tanzim eden, ayrıca; hem devlet ile vatandaşlar, hem de vatandaşların kendi aralarındaki hukuki münasebetlerini düzenleyen temel hukuki metinlerdir. Bu manada, anayasalar tüm toplumu ilgilendiren ve toplumla devlet arasında akdedilmiş birer toplum sözleşmeleridir.

 

Anayasa’nın hukuk devletinin en temel normu olması nedeniyle, Anayasa’da yapılması düşünülen değişikliklerden bütün toplum kesimlerinin haberdar olması, başta akademik çevreler, hukukçular, sivil toplum örgütleri ve meslek kuruluşları olmak üzere tüm toplum kesimleriyle tartışılarak, paylaşılarak ve üzerinde konsensüs sağlanan taslak bir metin ile halkın karşısına çıkılmalıdır. Sayısal bakımdan nitelikli bir halk çoğunluğunun değişiklikler konusunda mutabakata varması meşruiyetin sağlanması bakımından da mutlak gerekliliktir. Oysa; belirttiğimiz hususlar değişiklik metninin oluşturulmasında dikkate alınmadığı gibi, metnin içeriği konusunda, halkımız da yeterince bilgilendirilmemiştir.

 

Değerli Meslektaşlarım,

 

Referandumda Anayasa’da değişiklik yapılacak 18 maddenin tamamı oylanacaktır. Maddeler hakkındaki detaylı görüşlerimizi, düzenlediğimiz paneller ve çeşitli platformlarda dile getirmiştik. Burada tekrar, tek tek maddeler hakkında beyanda bulunarak zamanınızı almak istemiyorum. Ancak; çok önemsediğimiz bir kaç temel değişiklikle ilgili görüşlerimi tekrar belirtmek istiyorum.

 

Hepinizin bildiği gibi; dünyada demokrasi ile yönetilen ülkelerde, başkanlık, yarı başkanlık ve parlementer hükümet sistemleri bulunmaktadır. Bu sistemlerin ortak özelliği ise; hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı esasına dayanmalarıdır. Oysa; Anayasa değişikliği ile getirilmek istenen sistem ile, Anayasa’nın 6.maddesindeki “Egemenlik Hakkının Kullanılış Esasına” ve Anayasa’nın başlangıç kısmında yer alan “Kuvvetler Ayrılığı İlkesine” aykırı olarak, yasama, yürütme ve yargı erki arasındaki çizgi kaldırılmaktadır.

 

Anayasa değişikliğiyle; 13 üyeden oluşacak olan HSYK’nın 6 üyesinin partili Cumhurbaşkanı tarafından atanması, kalan 7 üyenin de mecliste çoğunluğu olan parti tarafından atanması, yine; Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinin 12’sinin partili Cumhurbaşkanı tarafından atanması, yargının bağımsızlığını zedelediği gibi, yargıyı yürütmenin vesayeti altına sokmaktadır.

 

Anayasa değişikliğiyle, yasama organı TBMM’nin işlevi büyük ölçüde azaltılmakta, TBMM tarafından çıkartılan kanunlar, önceden olduğu gibi Cumhurbaşkanı’nın onayına sunulmakla birlikte, Cumhurbaşkanı’nın yasayı meclise geri göndermesi halinde, bu defa metnin yasalaşabilmesi için, basit çoğunluk yerine, üye tam sayısının salt çoğunluğu aranmaktadır. Demokratik tüm ülkelerde mutlak bir şekilde meclisin kullandığı bütçe yapma yetkisi kısıtlanmakta, meclisin güvenoyu, gensoru, soru önergesi gibi yöntemlerle yürütmeyi denetleme yetkisi tamamen ortadan kaldırılmakta, Cumhurbaşkanı’na OHAL ilan etmek yetkisi ve çok geniş kararname çıkarma yetkisi verilerek, meclisin bir kısım yetkileri de yürütmeye devredilmektedir. Bunun yanında; Cumhurbaşkanı’na kendi seçimlerini de yenilemek kaydı ile koşulsuz meclis seçimlerini yenileme yetkisi verilerek, meclis seçim baskısı altına alınmaktadır.

 

Değerli Meslektaşlarım,

 

Kısacası, Anayasa değişikliği ile yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsız olduğu kuvvetler ayrılığı ilkesi ortadan kaldırılmakta, milli iradenin en somut vücut bulduğu TBMM’nin işlevi sınırlandırılmakta, yargı erki zayıflatılmakta, denge, denetleme ve fren mekanizmalarına yer vermeyen sistem ile yasama ve yargı yürütmenin vesayeti altına sokulmaktadır.

16 Nisan 2017’de yapılacak olan referandumla Anayasa değişikliği konusunda son sözü milletimiz söyleyecektir. Milletimizin, tarihten gelen engin birikimi ve ferasetiyle ülkemizin geleceği hakkında en doğru kararı vereceğine inancımız tamdır. Referandumda, “evet” ya da “hayır” seçeneklerinden birini tercih eden vatandaşımız, sonuç ne olursa olsun, 17 Nisan günü birlikte yaşamaya devam edeceklerdir. Bulunduğumuz coğrafyadan kaynaklanan sorunlar ve ülkemizin içinden geçtiği zor süreç, her zamankinden daha çok birlik ve beraberlik içinde olmamızı, toplumsal barış ve huzuru korumamızı, kutuplaştırmaya neden olacak söylemlerden kaçınmamızı zorunlu kılmaktadır.

 

Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılarımı sunuyor ve tekrar 5 Nisan Avukatlar Gününüzü kutluyorum.

 
 
KOCAELİ BAROSU BAŞKANI
Av. Sertif GÖKÇE
 
  
 
 
 
 
 
 

ETKİNLİK TAKVİMİ

6.12.2025
Av. Kadir Caner KARAKADILAR
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.