DUYURU
Tarih: 16.11.2018 | Okunma Sayısı: 377

 

TBMM ADALET KOMİSYONU BAŞKANLIĞI’NA,

Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para alacaklarına ilişkin takibin başlatılması usulü hakkında kanun teklifine ilişkin:

 1. Teklifin “Ödeme emrinin tebliği ve borcun ödenmesi” 6. Maddesinde “Takip konusu borç, takip harç ve masrafları ile birlikte, ödeme emrinde belirtilen hesap numarasına ödendiğinde takip sona erer” denilmektedir. Her ne kadar gerek kanun gerekse AAÜT’de vekalet ücretinin takip giderlerinden (masraflarından) olduğu konusu tartışmasız ise de daha önce Tüketici Hakem Heyetinde görülen uyuşmazlıklarda vekalet ücretine hükmedilmeyeceği yönündeki yargı kararı (yorumu) düşünüldüğünde benzer bir olumsuz yorum/karar ile bu hususta da benzeri bir sıkıntı yaşanılacağından endişe duymaktayız. Bu durumda teklifin 6/(6). Maddesinin şu şekilde düzeltilmesi yararlı olacaktır:

 “Takip konusu borç, takip harç, masraf ve vekalet ücretleri ile  birlikte, ödeme emrinde belirtilen hesap numarasına ödendiğinde takip sona erer”

2. Aynı Kanun Teklifinin 20 ve devamı maddelerinde düzenlenen ''Dava şartı olarak arabuluculuk” konusunda:

a. 6102 S. Yasanın 4. Maddesinde sayılan dava ve takiplerin TAMAMINDA arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirilmektedir.

b. Barolara kayıtlı yaklaşık 140 Bin avukat ve avukat stajyerine mukabil yalnızca 10 Bin civarı arabulucunun faaliyet göstermesi düşünüldüğünde, yüzbinlerce kambiyo senetlerine ilişkin icra takibi ve alacak davasının ciddi anlamda gecikeceği, bir yığılma yaşanacağı ortadadır.

c. İhtilafın çözülmesinde bir ihtisas mahkemesini gerektirir ticari uyuşmazlıkların her iki tarafın da vekili ile temsil zorunluluğu olmadan arabulucu önüne getirilmesinin  ihtilafı çözmekten çok daha da karmaşık hale getireceği muhtemeldir.

d. Doğrusu burada mutlaka “alternatif çözüm yolları”ndan birisinin dava şartı olması isteniyor ise Avukatlık Kanunun 35/A maddesinde düzenlenen ve taraf vekillerinin yürüteceği “uzlaştırma/arabuluculuk” kurumunun öne çıkartılması daha doğrudur. Zira Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda düzenlenen arabuluculuğun ticari uyuşmazlıklarda denenmesi istenilen çözümün sağlanmasına elverişli değildir! Oysa 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 35/A maddesinde düzenlenen alternatif çözüm yolu, her iki tarafında avukatının içinde bulunduğu daha doğru, adil ve elverişli bir yöntem olacaktır.

e. Avukatlık Kanunu ve Hukuku üzerinde kapsamlı bir çalışma olmadan, avukatlık mesleğinin çalışma alanı genişletmeden ve koşullar düzeltilmeden, söz konusu düzenlemenin yasalaşması durumunda iş imkanlarımız iyice daralacak ve mesleğe yeni başlayan avukatlar başta olmak üzere meslektaşlarımız ciddi bir geçim sorunu ile yüz yüze gelecektir

Bu nedenle 20. Madde ve devamının teklif metninden çıkartılması ve ileride daha kapsamlı bir düzenleme ile birlikte ele alınması uygun olacaktır.

f. Teklif ile düzenlenecek değişikliklerde ısrarcı olunacak ise hiç değilse, ticari uyuşmazlıklarda ve işçi alacaklarına ilişkin davalardaki zorunlu arabuluculuk kavramından vazgeçilmesi, arabulucuğun bir seçenek olarak düzenlenmesi ve arabuluculuk görüşmelerinde avukat ile temsilin zorunlu olması sağlanmalıdır.

g. Aksi halde yıllar öncesinde hayatımıza giren AVM’ler şehirlerimizde hangi problemlere yol açmışsa mevcut hali ile arabuluculuk kurumunun da benzeri problemleri getirecektir. Geleneksel ticari hayatımızı sona erdiren ve yerine global dünya düzeninin hakim olduğu; yabancı para birimleri ile çalışan , kural ve işleyiş  düzenini gayrı milli çevrelerin belirlediği   AVM sisteminin hukuktaki izdüşümü olan “alternatif çözüm yolları”nın  giderek milli hukuk sistemimizin alternatifine dönüşeceği gözden kaçırılmamalıdır.

ETKİNLİK TAKVİMİ

6.12.2025
Av. Kadir Caner KARAKADILAR
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.